Besteci ve piyanist Fazıl Say yaptığı müzikle ülkemizin adını yurt dışında büyük bir başarıyla duyuruyor. Dünyanın hemen her yerinde verdiği konserlerle büyük beğeni kazanan ve kendisinden söz ettiren Say, Türkiye’nin ‘Sanat’ konusunda sınıfta kaldığını Instagram hesabından yaptığı bir paylaşımla duyurdu.
Sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda ”Kültür Bakanlığı’na açık bir mektup daha’ ifadelerini kullanan ve hemen ardından da içinde son derece önemli gönderme ve uyarıların olduğu bir metin paylaşan Say’ın dikkat çeken sözleri şu şekilde;
“Kültür bakanlığında neler oluyor? Nedir bu sanatçılara güvenlik soruşturması? Artık tüm bunlar rezillik, ya peki Verilmeyen kadrolar? Sürekli ertelenen bu durum? On yıllardır sözleşmelilere kadro verilmedi, yıllardır inanılmaz düşük ücretler karşılığı sanatını yine de yapanların, bunca hizmet verenlerin hakkı ne olacak, onlara kadroları neden ısrarla verilmiyor? Yıllar geçiyor, bu memleket eriyor, yozlaşıyor… Neden tiyatrocu ve müzisyen gençlerimizin önünü açacağımız yerde tıkıyorsunuz? Onca yetenekli gencimiz ne yapsın? Bu imkansızlıklarda tek çare başka ülkelere mi gitsinler? Devlet tiyatroları, Devlet Opera Balesi ve Orkestralarda, inanılmaz kadro açıkları var, yıllardır yazıyoruz çiziyoruz, neden bu kurumları ölüme terk eden bir yaklaşım var, bütçeleri yok, kadroları yok, nasıl yapacaklar? Bir ülke sanat kurumlarından mahrum mu kalacak?
Türk halkına bu mağduriyeti neden yaşatıyorlar? Neden sanatlarını dünya düzeyinde uygulamaları için hiç bir şey sağlanmıyor? Kurumlar kötüleştikçe, memur sanatçı daha da sanatı unutup memuriyete dönüyor, sıkıcılaşıyor, maaşından başka derdi kalmıyor, vizyon ve şevksiz sanat mı olur? Bu Devlet kurumlarında on yıllardır görev yapan genel müdürler, müsteşarlar, bakanlar, bu durumlardan utanmıyor mu? Sessiz mi kalacaklar? İstifa etmeleri gerekmez mi? Biz burada utanıyoruz. Kurum dediğimiz anda, bin sorunla karşılaşıyoruz her daim. Yıllardır.. hayat geçti.. Kültür bakanı, otelleri uçakları ile, herhalde pek de önemsemiyor, sanatçıların on yıllarının şuursuzca akıp gitmesine, kimse insandan randıman almayı, insan kaynaklarını düşünmüyor.. Sonra da köhne popülizm, bıktırıcı milliyetçilik. hadi canım sende… Sanatı olmayan memleketle kim niye gurur duysun?”